YİNE YENİ YENİDEN

 

Aslında buralardaymışım gibi olup da gerçekte eskisi kadar sosyal medyada var olmaktan vazgeçtiğim uzun bir dönemden sonra tekrar merhaba:)

Yaklaşık iki yıldır kendimle ilgili içsel dönüşümler yaşadığım bir takım süreçlerden geçiyorum. Hayatıma dair detayları paylaşmayı doğru bulmadığım ve biraz kendi kendime kalmam gerektiğine inandığım için de sosyal medya platformlarından olabildiğince uzak durmayı tercih ettim açıkcası. Ama bu ara söylemek, anlatmak istediğim şeyler oluyor ve sözlü olarak toparlayamıyorum bazen, bu nedenle yine en sevdiğim şeye yani yazarak içimi dökmeye karar verdim.

photo5852693630534398179

Benim için her anlamda sancılı ve zor süreçlerden geçtim. Öncelikle kendimden emin olmadan yaptığım iş seçimlerim dolayısıyla fiziksel olarak çok yoruldum ve yıprandığımı hissettim. Öyle ben yaparım, o yoğun tempolara dayanırım, şu kadar sene sonra kariyerimde şu noktaya gelirim motivasyonları ile doğru orantılı değilmiş benim fiziksel ve ruhsal sağlığım bunu anladım. Kendime başka bir iş modeli ve yol haritası çizmem gerektiğini gördüm ve bunun üzerine ilk defa bir adım atarak henüz çok yeni olan işimi kurdum, eskiden beri yazmayı çok sevdiğim için başkaları da bembeyaz sayfalara içini döksün diye el yapımı defterler yapmaya başladım ve “Happy Things Company” adı altında sizlerle buluşturmaya başladım. Gün geçtikçe gelişecek ve büyüyecek, sabırla, zamanla, zekayla, emekle, eşimin ve ailemin desteğiyle her şey mümkün bunu biliyorum.

Buralardan uzak kaldığım dönemde kendimi tanımaya başladıkça gereksiz tüketimden de uzaklaştım. Mutluluk sebebi sandığım alışveriş çılgınlığımdan sıyrıldıkça ilgim farklı alanlara doğru yöneldi. Tabi ihtiyaçlarım doğrultusunda keyifle ve acele etmeden alışveriş yapmaya devam ediyorum ancak neredeyse her hafta önümüze dayatılan zorunlu moda ve trend saçmalıklarına arkamı dönüp yoluma devam edebiliyorum. Tabi bu durumda önemli bir etken son yılların en meşhur perakende tekstil şirketinde kısa bir süre çalışmam oldu, bana fazlasıyla yetti orada gördüklerim, şahit olduklarım ve kılık kıyafetten cahilce yapılan alışverişlerden gerçekten tiksindim.

Bunların yanısıra olgunlaşmaya dair keşiflerle kendimi daha iyi tanımaya başladım. Hayatımdaki yüklerden ve beni mutsuz eden bir çok şeyden kurtulmaya başladım. Hayır demeyi öğrenmek ise hala en önemli çalışmam :) Başkaları üzülmesin diye kendimi üzme, içimi sıkma eğilimlerine bir son vermem gerekiyordu. Bence bencillik değil hatta aşırı sağlıklı bir ruh hali ve birey olmanın en önemli göstergesi “önce ben” diyebilmek, “ben böyle olmasını istiyorum” diyebilmek, “ben bunu istemiyorum” diyebilmek.

Hayatımdaki en büyük değişikliklerden birisi de evlenmek oldu. Birlikte hayatı paylaşmak için tabiki evlenmek bir zorunluluk değil ancak ben böylesini çok sevdim :) Şimdiye kadar evliliğe dair en iyi anladığım şey ise şu oldu: birbirine özel alan bırakabiliyorsan, beraberken eğlenebiliyorsan, en saçma şeylere bile kahkahalarla gülebiliyorsan, beraber ağlayabiliyorsan, beraber susabiliyorsan, asla bir elmanın iki yarısı gibi değil kırmızı ve yeşil elma olarak ayrı ayrı ama birlikte var olabiliyorsan, ve en önemlisi ne olursa olsun yine de birbirinden vazgeçmiyorsa iki insan bence tamamdır :) Bir de ailenin genişlemesi güzel bir his, farklı yaşam tarzlarını anlayabilmek, yıllardır alıştığının dışında başka bir aileye daha dahil olabilmek, bundan keyif almak ve çok şey öğrenmek hayata dair güzel gelişmeler benim için.

photo5852693630534398178

Yeni hayatıma, evime alışmaya çalışırken baş etmeye ve yolumu bulmaya çalıştığım bir konu daha var. Yıllardır biriken yurt dışında yaşama arzusu son zamanlarda aşırı baskın bir şekilde kendini hissettiriyor. Kolay değil biliyorum ancak zor da değil gibi, sanırım tamamen ne beklediğinle alakalı bir durum. Bir yandan gitmek istiyorum, bir yandan hiç istemiyorum, ama düşününce artık çok bunaldım ülkenin halinden, insanların partizanlığından, öfkeli ve nefret dolu siyasetten, düşünemeyen ve yorumlayamayan insanlardan… Gerçekten bazen yüzümden düşen bin parça mutsuzluk sadece ülkenin gidişatının yarattığı gelecek kaygısından dolayı olabiliyor. Mümkün olduğunca bu frekansta kalmamaya çalışıyorum, çünkü kronik kaygı bozukluğuna sürüklenebileceğimi hissediyorum çoğu zaman. Ruhsal sağlığım siyaset ile fazla endeksli maalesef…

Olumsuz duygu ve düşüncelerden arınmak için kendime bolca zaman ayırmaya çalışıyorum, mümkün olduğunca sahilde yürüyüş yapmaya çalışıyorum ve şu anda da sahilde yazıyorum bunları, spor yapıyorum, defter yapıyorum bu zaten başlı başına terapi gibi, renklerin, kağıt ve kumaşların arasında kaybolmak… Son iki yıldır beni en çok mutsuz eden önemli şeylerden biri de yaklaşık 8-10 kilo almış olmamdı.. Evet bunu söylemesem çoğu kişi farketmez bile ancak önemli olan insanın kendini vücudu içerisinde nasıl hissettiği. Bu nedenle rejime başladım ve daha hareketli bir yaşam tarzı oluşturmaya çalışıyorum kendime. Bir daha sağlık problemi gibi bir durum olmadığı sürece keyfi olarak vücuduma böyle gereksiz yükler yükleyerek saygısızlık yapmayacağıma dair söz veriyorum kendime hafifledikçe :)

Bu blogda ilk yazmaya başladığım zaman tek derdim kıyafetlerdi açıkcası ancak son dört yıldır hiç bir yeni post paylaşmadığıma göre tam olarak tutkum bu değilmiş bence :) Bundan sonra burası benim için içimi dökmeye geldiğim, sesli düşündüğüm bir alan olacak, nefes alma yerim olacak, yani “görsel olarak daha az ben, kelimelerle dolu daha çok ben”. Eski postları da silmeyi hiç düşünmüyorum, o dönemdeki beni en iyi yansıtanlar da onlar çünkü.

Ben arada böyle yazarım, konuşurum kendi kendime, gelip okuyan duygularımı paylaşan herkesi de beklerim, kapı açık:)

Öperim,

Sevgiler

Neşe

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s

%d bloggers like this: